Kıymetli CT Haber okuyucuları, bundan sonra bu köşede hukuki konularda yazacağım. Bu sebeple bu köşede bana yer ayıran başta CT Haber Genel Yayın Müdürü Gazeteci Can Taşkın olmak üzere bütün CT Haber ailesine teşekkür ederim.
VELAYET ve VELAYETİN DÜZENLENMESİ
Velayet Kavramı
İnsanlar içinde korunmaya ve bakıma en muhtaç gruplardan birisi çocuklardır. Zira kendisini ve dünyayı anlama noktasında henüz gelişmekte olan çocuklar ancak kendisine destek olacak birileri sayesinde hayatlarını idame ettirebilirler. Çocuklara destek olacak ilk kişiler çocuğun anne babasıdır. Bu sebeple ailenin ve toplumun geleceği olan çocukların, kendileri üzerinde hak ve görevleri olan kişilerle ilişkisi hem çocuk haklarına ilişkin uluslararası sözleşmelerle hem de medeni kanun başta olmak üzere çeşitli kanunlarda düzenlenmiştir.
Yukarıda işaret edildiği üzere velayet, çocuğun kendisi üzerinde hak, görev ve yetkileri olan anne baba ile ilişkisini ifade eder. Bununla birlikte küçüklerin bakım ve korunmalarının sağlanması için onların kişiliği ve malları üzerinde ana babanın sahip oldukları görev, yetki ve hakların tümüi şeklinde tanım yapılmıştır. Tanımdan da anlaşılacağı üzere velayet hak ve yetkileri yalnızca anne babaya ait olabilir. Bunun yanında velayet altında yalnızca çocuklar ve istisnai durumlarda hukuki işlem yapabilme yetisi elinden alınmış ergin kısıtlılar bulunabilir. Velayet hak ve yetkileri ise çocuk on sekiz yaşını doldurana kadar devam eder.
Velayetin Kime Ait Olduğu
Türk Medeni Kanununun (TMK) 335.maddesi gereği evlilik birliği içerisinde velayet anne ve babaya aittir. Fiilen ortak hayata son verildiği ve ya ayrılığa karar verildiği takdirde hakim velayeti eşlerden birine verebilir. Velayet, ana babadan birinin ölümü halinde sağ kalana; eşlerin boşanması durumunda velayet kendisine bırakılan tarafa aittir (TMK 336). Eşlerin resmi olarak evli olmaması durumunda ise kanun, kesin karine ile çocuğun velayetinin anne tarafından kullanılmasının çocuğun daha yararına olduğu yönünde tercih yapmıştır. Ancak annenin ölmüş, kısıtlanmış ya da velayet kendisinden alınmış olması ihtimalinde çocuğun menfaatine uygun olarak vasi atanır yahut velayet babaya verilir (TMK 337).
Bu hükümlerden de anlaşılacağı üzere çocuk, kural olarak velayet altındadır. On sekiz yaşına kadar yetersiz olduğu ve gözetilmesi gerektiği düşünülen çocuklar şayet menfaatlerine uygun şekilde velayet altında tutulamıyorsa (ebeveynin ölmüş olması yahut çocuğun bakımını ağır şekilde savsaklıyor olmaları ihtimalinde olduğu gibi) çocuğa bir vasi atanması elzemdir.
Velayetin Kapsamı
Anne ve baba, velayetleri altındaki çocuğun bakım ve eğitimi konularında çocuğun menfaatlerini göz önünde bulundurarak gerekli kararları alır ve uygular (TMK 339/1). Çocuğun olgunluğu ölçüsünde hayatını düzenleme olanağı tanırlar ve aldıkları kararlarda çocuğun düşüncelerine başvururlar (TMK 339/3).
Türk Medeni Kanunu, çocuğun bakımı ve yetiştirilmesi (TMK 339), çocuğun adının konması (TMK 339/4), eğitimi (TMK 340) ve dini eğitimi (TMK 341) konuları üzerinden velayetin kapsamını somutlaştırmıştır. Bunun yanında anne ve baba, üçüncü kişiler nezdinde velayetleri altında bulunan çocukların yasal temsilcileridirler (TMK 342), hükmüne yer vererek velayetin kapsamı konusunda genel hüküm sevk etmiştir. Dolayısıyla çocuğun kişi ve mal varlığı haklarına ilişkin işlemleri yapmaya anne baba yetkilidir.
Kanun, çocuğun bakımı ve yetiştirilmesi konusunda anne babaya geniş yetkiler tanımış olmasına rağmen velayet yalnızca velilere yetki tanımamakta sorumluluk da yüklemektedir. Dolayısıyla velayet çift yönlü olup, anne ve babaya atfedilmiş hak ve yükümlülüklerin tümüdür ve esasen velayetin haktan önce görev olduğu bilincine varılması gerekmektedirii. Velinin aksi düşünce ile çocuğun menfaatlerine zarar verecek şekilde karar alıp uygulaması durumunda koruma önlemlerinin alınması gerekecek ve dahi velayetin kaldırılması gündeme gelebilecektir.
1989 tarihli Çocuk Haklarına Dair Birleşmiş Milletler Sözleşmesinde çocuğun ad, vatandaşlık, eğitim, kendini ifade edebilme, kendisine ilişkin iş ve işlemlerden haberdar olma haklarını düzenlemiş ve 14.maddede velayet hak ve yetkilerine ilişkin “Taraf Devletler, ana – babanın ve gerekiyorsa yasal vasilerin; çocuğun yeteneklerinin geliştirilmesiyle bağdaşır biçimde haklarının kullanılmasında çocuğa yol gösterme konusundaki hak ve ödevlerine, saygı gösterirler.” hükmünü sevk etmiştir.
Velayetin Düzenlenmesi (Değiştirilmesi ve Kaldırılması)
Velayetin, çocuk üzerinde hak ve yetkiler bahşettiğini ifade etmiştik. Fakat bu hak ve yetkiler, sorumluluk ekseninde ve çocuğun menfaatleri doğrultusunda kullanılmalıdır. Zira velayet kurumunun esası çocuğun yüksek menfaati ilkesidir. Velinin velayeti bu doğrultuda kullanmaması durumunda hakim tarafından velayetin düzenlenmesine karar verilebilecektir.
Ayrıca velayetin düzenlenmesine ilişkin yargılamalarda Çocuk Haklarına İlişkin Avrupa Sözleşmesi’nin 3.maddesi gereğince çocuğa ilgili tüm bilgileri almak, kendisine danışılmak ve kendi görüşünü ifade etmek, görüşlerinin uygulanmasının olası sonuçlarından ve her tür kararın olası sonuçlarından bilgilendirilmek haklarını kullanmasına, 4.maddesi uyarınca kendisine özel bir temsilci atanmasını istemesine ve 5.madde uyarınca düşüncelerinin dinlenmesini ve değerlendirilmesini, isteme haklarını kullanmasına imkan sağlanmalıdır. Çocuğun diğer hakları yanında 4.maddede düzenlenen yargılama boyunca özel bir temsilci ile temsil edilme hakkı bilhassa önem arz etmektedir. Zira velayetin düzenlenmesine ilişkin yargılamalarda ilgililerinin menfaatinin çatışması nedeniyle çocuk geri planda kalmakta ve gerektiği şekilde temsil edilememektedir. Bu sebeple velayetin düzenlenmesine ilişkin yargılamalarda çocuğa bir temsil kayyımı atanarak bağımsız temsilinin sağlanması Yargıtay kararlarıyla da işaret edildiği üzereiii yargılamanın sıhhati ve çocuğun yüksek menfaatinin gereğidir.
Velayetin düzenlenmesi konusundaki talepler, Hukuk Muhakemeleri Kanununun 382/2.a-13 hükmü gereğince çekişmesiz yargı işlerindendir. Dolayısıyla velayetin düzenlenmesine ilişkin yargılamalarda talep eden ve ilgili kişiler mevcuttur. Bunun yanında velayet kurumunun kamu düzenine ilişkin olması nedeniyle velayetin düzenlenmesine ilişkin yargılamalarda hakim kendiliğinden delil toplayabilecek ve yargılama sırasındaki gelişmeleri göz önünde bulunduracaktır. Ayrıca velayetin düzenlenmesine ilişkin kararlar kesin hüküm teşkil etmediğinden somut durumun değişmesi halinde her zaman velayetin düzenlenmesine ilişkin talepte bulunulabilecektir. Velayetin düzenlenmesine ilişkin talepler ilgililerden birinin yerleşim yerindeki aile mahkemesinde görülür.
Velayetin Değiştirilmesi
Velayet kendisine verilen eşin ölmesi, velayet görevlerini aksatması, çocuğun sürekli bir başkasının yanında kalması gibi sonradan gelişen olaylar sebebiyle ilgililer çocuğun velayetinin değiştirilmesini talep edebilir. Bununla birlikte velayet kendisine verilen eşin yeniden evlenmesi, taşınması doğrudan velayetin değiştirilmesi sebebi teşkil etmez. Fakat değişen durumlarla birlikte velayet görevinin ihmal edilmesi halinde velayetin değiştirilmesi imkan dahilindedir. TMK 183.maddesinde velayetin değiştirilmesine ilişkin sebepler sınırlı olarak sayılmamıştır. Dolayısıyla yeniden evlenme, uzak yere taşınma gibi durumlar örnek teşkil etmektedir. Bu sebeple velayetin değiştirilmesinde esas nokta, çocuğun bakım ve gelişimini menfaatine uygun şekilde temin etmektir. Bu perpektiften, değişen her durum somut olaya göre velayetin yeniden düzenlenmesi bağlamında incelenmelidir.
Nitekim Yargıtay, durum değişikliğini “…Annenin başkasıyla evlenmiş olduğu, eşiyle birlikte Bodrum'da yaşadığı, babanın ise, çocuğun eğitim ve öğretim gördüğü İstanbul'da yerleşmiş bulunduğu, çocuğun babasının yanını tercih ettiği gözetildiğinde baba yanında kalmasının bedeni fikri ve ahlaki gelişimine engel olacağı yönünden bir delil ve sebep de bulunmadığına göre, velayetin anneden alınıp, babaya verilmesi uygun olacaktır…iv”
“…Davacı tanıkları davalı annenin kusurlu davranışı konusunda somut beyanda bulunmadıkları gibi, davacı baba tarafından davalı annenin müşterek çocuğu gece geç saatlerde tek başına bıraktığı iddia edilmişse de, annenin yetişkin yaştaki erkek kardeşinin gözetimine güvenerek, çocuğunu dayısına emanet ettiği anlaşıldığından, davalı anneye izafe edilebilecek bir kusur bulunmamaktadır. Anneye izafe edilen her iki olay da münferit olup, süreklilik arz etmemesi nedeniyle velayetin değiştirilmesini gerektirecek ağırlıkta olduğu kabul edilemez…v” şeklinde her somut olayda yeniden değerlendirmektedir.
Velayetin Kaldırılması
Velayetin kullanılmasında çocuğun menfaatinin gözetilmemesi durumunda çocuğun korunması, eğitimi ve bakımı konularında koruma önlemlerine başvurulur. Bu önlemlerden de sonuç alınamaması yahut önlemlerin yetersiz kalacağının anlaşılması halinde velayetin kaldırılmasına karar verilir (TMK 348). Fakat velayetin kaldırılması, özel hayata saygı duyulmasını isteme hakkının ağır bir ihlalidir. Bu nedenle ancak çocuğun menfaatlerinin ağır şekilde zarar gördüğü durumlarda bu ilkeye ağırlık verilerek özel hayata müdahale meşru görülebilir. Bu sebeple kanun koyucu da velayetin kaldırılmasını son çare olarak öngörmüş ve her durumda velayetin kaldırılmasına karar verilemeyeceğini, ancak;
- Ana ve babanın deneyimsizliği, hastalığı, başka bir yerde bulunması veya benzeri sebeplerden biriyle velayet görevini gereği gibi yerine getirememesi.
- Ana ve babanın çocuğa yeterli ilgiyi göstermemesi veya ona karşı yükümlülüklerini ağır biçimde savsaklaması.
halinde velayetin kaldırılmasına karar verilebileceğini düzenlemiştir. Dolayısıyla velayetin kaldırılarak çocuğun temsili için diğer yollara başvurulabilmesi bu iki durumda mümkündür.
Konuya ilişkin Yargıtay kararlarında da “…Kısıtlanarak vesayet altına alınan ana halen felçli olup başkasının yardımıyla yaşamını sürdüren, sakatlara özgü üç tekerlekli bisikletle sokağa çıkan, dilencilikle geçinen biri olduğuna göre velayetin ona verilmesi çocuk yönünden hiçbir yarar sağlamaz…”,
“…Taraflar arasındaki davada, çocukların babasının öldüğü, cezaevinde tutuklu olup kısa sürede salıverilme olasılığı bulunmayan velayet hakkına sahip annenin, velayet görevini gereği gibi yerine getirmesinin mümkün olmadığı anlaşıldığından, velayetin kaldırılmasına karar verilmesi ve çocuklara vasi atanması için yetkili vesayet makamına ihbarda bulunulması yönünde hüküm kurulmalıdır…vi” şeklindeki kararlarıyla velayetin kaldırılmasına ancak kanunda gösterilen iki durumda karar verilebileceğini ve somut olaydaki durumun velayetin kaldırılmasını gerektirip gerektirmeyeceğinin araştırılması gerektiğini ifade etmektedir.
i Öztan, Bilge - Medeni Hukuk’un Temel Kavramları s.506, 40.Bası, Ankara 2015
ii Türk Hukukunda Velayetin Kapsamı Ve Hükümleri Yüksek Lisans Tezi Hilâl KARACA, İstanbul, Haziran 2014
iii Esas: 2007/2-251 Karar: 2007/277 Karar Tarihi: 16.05.2007 “velâyetin kaldırılması davasında dava konusu çocuklara (=Suelnur ve Şevvalnur) bir temsil kayyımı atanmalı, temsil kayyımı davaya katılmalı ve temsil kayyımı tarafından gösterildiği takdirde delilleri toplanarak sonucu uyarınca bir karar verilmelidir.” 2. Hukuk Dairesi 2006/11189 E. , 2007/1663 K. “velâyetin yeniden düzenlenmesi” davasında; -dava konusu çocuğa bir temsil kayyımı atanmalı, -temsil kayyımı davaya katılmalı, -temsil kayyımı tarafından gösterildiği takdirde delilleri toplanarak sonucu uyarınca bir karar verilmelidir.”
iv YRG. 2. HD 25.9.2013 T. 2013/2773 E. 2013/21832 K.
v YRG. 2. HD 22.1.2014 T. 2013/2-2085 E. 2014/30 K.
vi YRG. 2. HD 23.1.2007 T. 2006/10576 E. 2007/220 K.
Yorum yazarak Cesur ve Tarafsız Haber Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Cesur ve Tarafsız Haber hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Cesur ve Tarafsız Haber editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Cesur ve Tarafsız Haber değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Cesur ve Tarafsız Haber Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Cesur ve Tarafsız Haber hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Cesur ve Tarafsız Haber editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Cesur ve Tarafsız Haber değil haberi geçen ajanstır.